Çay Kahve Makinası Temizsu Pompası

Çay Kahve Makinası Temizsu Pompası

Şebeke suyuna, musluk suyuna bağlı çalışan çay makinası buz makinası kahve makinası benzeri cihazlarınızın hijyen olmadığını mı düşünüyorsunuz...

O halde kendisi su alan eksik suyunu tamamlayabilen cihazlarınıza mini dalgıç pompa takıyoruz, mini dalgıç pompayla makinalarınıza damacanadan su çektirerek, artık temiz içme suyu ile makinanızı çalıştırıyorsunuz...

Mini dalgıç su pompası nedir:

Mini dalgıç su pompası damacana ağzından geçebilen, genellikle düşük elektrikle çalışan elektrikli küçük bir su pompasıdır,

Damacana ağzından geçebilen küçüklüğüyle, damacanadaki içme suyunu çekip makinanıza basar.

Kısacası makinanızı musluk suyuyla değil damacanadaki içme suyla çalıştırır.

Çay kahve makinası temiz su pompası; tekne içme suyu pompası, karavan içme suyu pompası, buz makinası temiz su pompası, su sebili su pompası, buzdolabı su pınarı pompası, espresso makinası temiz su pompası, çay otomatı su pompası, yat temizsu pompası olarak kullanılabilir.

Çay Kahve Makinası Temizsu Pompası Satışı için arayınız Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. - Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Kahve Nedir Kahvenin Vücuda Etkileri

Kahve Nedir Kahvenin Vücuda Etkileri

COFFEA ARASICA L Rubiaceae

Kahvenin Tıbbi Nitelikleri: Günümüzde kahvenin içindeki çeşitli maddelerin vücudumuzun çeşitli organları üzerinde farklı etkiler yaptığı bilinmektedir. Kahvenin içindeki en önemli madde kafeindir. Onu sırasıyla klorojenik asit ve trigonelin takip eder. Kahvenin içindeki kafein kahve içildikten 15 dk sonra bağırsaklara ulaşır. Kafeinin vücuttaki etkisi 5-7 saat sonra tamamen kaybolur. Kafein her şeyden önce merkezi sinir sistemini etkiler.

Önce algılama yeteneği süratle artar, refleksler güçlenir ve beyin daha iyi çalışır. Uyku dağılır, yorgunluk kaybolur. Kahve uyuşturmaz ve karar verme yeteneğini engellemez. Ancak çok tüketildiğinde düşüncelerin dağılmasına, karışmasına, karar verme yeteneğinin azalmasına, iç huzursuzluğa ve ellerin titremesine neden olur.

Kafein uyku kaçırır. Yaşlılarda ise azalmış olan beyin kanlanmasını artırdığı için uyumalarını kolaylaştırmaktadır.

İçki içtikten sonra özellikle acı kahve içmenin kandaki alkol oranını düşürdüğüne inanmak, içkinin etkisini yok ettiğini düşünmek büyük bir yanılgıdır. Kafein uyarıcı olduğundan içkili insan kendini daha iyi hisseder ve içkinin etkisinin yok olduğunu zanneder. Kahve kandaki alkol oranını kesinlikle etkilemez, sadece kısa bir süre için uykuyu dağıtır ve insanda ayık olduğu hissini uyandırır. Kahve alkolden sonraki mahmurlukta yardımcı olur. Bu durumda kahveye taze limon suyu karıştırılarak içilmelidir. Limonlu kahve genişlemiş, elastikiyetini kaybetmiş olan beyin damarlarının eski durumunu almasını sağlayarak baş ağrısının geçmesini ve ayılmayı sağlar. İçine 1 limon sıkılan acı kahve baş ağrısına iyi gelir. Günde 3 çay fincanı içilebilir

Kahve tansiyonu yükseltmez ve kalp damarları ve akciğer için de tehlike oluşturmaz. Bu nedenle gut hastalığında, şeker ve enfarktüs tehlikesinde kahveyi yasaklamak için bir neden yoktur. Kahve kafein nedeniyle idrar söktürücüdür. Kahve kavrulurken büyük bir bölümü kaybolan klorojenik asit çok hafif zehirlidir. Asit karakteri olan bu madde kafeine göre daha az uyarıcıdır. Midedeki tuz asidinin artmasına neden olduğundan, safranın da artmasına neden olur.

Beyinde otonom ve motor sinir sisteminin düzenli çalışmasını sağlayan dopamin maddesinin azalması Parkinson hastalığına neden olur. Kafeinin beyni Parkinson hastalığına karşı koruduğu ileri sürülmüştür.

Kahve kandaki kolesterol oranını çok hafif yükseltmektedir. Bu oran kahvenin doğru olarak hazırlanmasıyla daha da azaltılabilir. Kahve filtreden geçirildiğinde kolesterolün yükselmesine neden olan yağların büyük bir bölümü filtrede kalır. Kahve astımlı hastalara 3 şekilde yardımcı olur: beynin solunum merkezini uyarır, akciğere kadar tüm bronşları genişletir ve akciğerdeki damarları genişletip gerilimini azaltarak kan akımının artmasını, akciğerin daha fazla oksijen almasını sağlar. İlaçsız olarak astım nöbetine yakalanan hastaya, sakinleştirici olarak 2 kahve fincanı kahve içmesi önerilmektedir. Birçok astım ilacında kafein bulunmaktadır. Hafif solunum zorluklarında bir fincan kahve yardımcı olmaktadır.

Araştırmalar kahve içtikten sonra idrardaki kalsiyum oranının yükseldiğini göstermiştir. Bu nedenle kahvenin kalsiyum hırsızı olduğu ileri sürülmektedir. Belirli bir yaştan sonra kemiklerde kalsiyum azalması görüldüğünden, bazı doktorlar özellikle kadınlara kahve içmemeyi önerir. Ancak araştırmalar kemiklerdeki kalsiyum azalmasının asü nedeninin yanlış beslenme ve hareketsizlik olduğunu göstermektedir. Kahve alışkanlık yapmaz.

Uzun süre kahve içtikten sonra kahveyi aniden, tamamen bırakanlarda bazen çok kısa süreli baş ağrısı görülmektedir. Kahvenin zayıflamaya ve zayıf kalmaya yardım ettiği tespit edilmiştir. Kahve metabolizmayı uyararak vücuttaki yağların erimesine yardım etmektedir. Kahve sütsüz ve şekersiz içildiğinde vücudun kalori harcamasına neden olmaktadır.

Birçok kimse kahvenin sağlıksız bir içecek olduğunu ileri sürmektedir. Ancak yapılan en son araştırmalar kahvenin safra kesesinde taş oluşumunu önlediğini, astım ve alerjide yardımcı olduğunu, konsantrasyon ve yaratıcılığı artırdığını ve parkinson hastalığında destekleyici olduğunu göstermektedir.

Kahvenin İnsan Vücuduna Yan Etkileri: Kafein mideyi, bağırsakları ve safra kesesini etkilemesine rağmen bu organları tahriş etmez. Kahve içildikten kısa bir süre sonra olan mide ağrısı, yanma, ekşime, bulantı, gaz şişkinliği ve kusmaya kahvenin kavrulmasıyla ortaya çıkan tahriş edici maddeler neden olmaktadır. Mide ve bağırsak rahatsızlığı olanlar kahve içmemeli, kahveden vazgeçemiyorlarsa kafeini alınmış ve tahriş edici maddelerden arıtılmış kahveleri tercih etmelidir. Bir kilo kavrulmuş kahvedeki kanserojen benzpiren 0,000000003 g’dır. Bu oran arpa, buğday kahvesi ve siyah çayda daha yüksektir.

Annenin içtiği kahvenin içindeki kafeinin ancak %1'i anne sütüne geçer. Bu oran bebeğin gelişmesine herhangi bir etki yapmaz.

Kahvenin iktidarsızlığa neden olduğu doğru değildir. Sert kahvenin cinsel arzuyu artırdığıyla ilgili bilimsel bir açıklama da yoktur.

Kahve Ağacı Kahve Meyvesi

Kahve Ağacı Kahve Meyvesi

9. yüzyılda kahvenin Etiopya’da Kaffa bölgesinde tanındığı eldeki belgelerden anlaşılmaktadır. Ancak kahve ağacının çok daha eski tarihlerden beri tanındığı ileri sürülmektedir. Kahve ağacını Arabistan’a, Etiyopya’dan hacca giden müslümanların getirdiği ileri sürülmektedir.

Portekizliler ve Hollandalılar 1600 yılında Seylan’a götürünceye kadar kahve ağacının Arabistan’dan çıkarılması yasaktı. Kahve tohumları buradan Hindistan’a, 17. yüzyılın sonunda da Cava’ya götürüldü. Kahve ağacı 1706'da Hollanda’ya götürüldü ve Amsterdam’da camekânlarda yetiştirilmeye başlandı. Orada yetiştirilen fidelerden biri Fransız Kralı XIV. Ludwig’e hediye edildi. Kahve fidanı için Paris’te özel bir camekân yapıldı. Kahve ağacı fidanları oradan birçok ülkeye dağıldı. Kahve günümüzde, iklimi kahve ağacının yetişmesine uygun olan tüm ülkelerde yetiştirilmektedir.

Yabani kahve ağacıyla sadece anavatanı olan Etiyopya’da karşılaşılmaktadır. Boyu 12 metreye ulaşır. Sürekli budanarak boyunun 2 metrede kalması sağlanır. Bakımlı bir kahve ağacından 50 yıl ürün alınır. Kahve ağacından melezleştirme yoluyla daha iyi ü-rün veren Coffea Arabica Typica, Coffea Arabica Bo-urbon, Coffea Arabica Maragogype, Coffea Arabica Mokka, Caffea Canephora Robusta, Caffea Canepho-ra Uganda, Caffea Canephora Kouliou, Coffea Libe-rica, Coffea Excelsa, Coffea Stenophylla gibi birçok türler yetiştirilmiştir.

Yaprak koltuklarından çıkan ve toplu halde top görünümünde açan çiçekler sabahları yasemine benzer güzel bir koku verir. 7-11 ay içerisinde çiçeklerin açtığı yerde kirazı andıran meyve toplulukları oluşur. Koyu yeşil yaprakları defne yapraklarını andırır. Kahvenin meyvesi yuvarlak, iki tohumludur. Başlangıçta yeşil olan meyve olgunlaştıkça sarı, kırmızı, koyu kırmızı ve siyahımsı patlıcan rengine dönüşür. Tohumlar yeşil renklidir, bir tanesi filiz verir. Nelerinden Yararlanılır: Tohumundan yararlanılır.

Kahvenin yetiştiği ülkelerde tatlı olan meyve etinden şerbet yapılmaktadır.

Kahve Toplanması Kahvenin Saklanması

Kahve Toplanması Kahvenin Saklanması

Kahve kuru ve yaş olmak üzere iki yöntemle elde edilir. Kahve elle toplanmak zorundadır.

Günümüzde Arabistan’da ve Afrika’da uygulanan eski ve basit yöntem kuru yöntemdir. Toplanan ve temizlenen meyveler genellikle örtülerle kaplanan havadar, güneşli büyük alanlara serilir. Havanın durumuna göre kahve meyveleri 5-20 gün arasında kurur. Bu süre içerisinde ara sıra karıştırılır ve gecenin neminden korumak için küçük yığınlar halinde toplanarak üstü örtülür. Bu işlem meyve eti tamamen kuruyuncaya kadar sürdürülür. Kuruyan meyveler bir makinede soyulur. Elde edilen kahve tohumları elenir ve ayıklanır.

Yaş kahve yönteminde ise toplanan meyveler suya atılır. Kaliteli olanlar çöker, kalitesizler suyun üzerinde kalır. Suyun üzerinde kalanlar toplanarak ayrılır. Islanarak şişen ve yumuşayan meyveler, basınçlı su altında silindir merdanelerin arasından geçirilerek soyulur. Buna rağmen ayrılmayan meyve artıklarının temizlenebilmesi için kahve büyük kaplarda 2-3 gün suda bırakılarak meyve kabuğunun mayalanması sağlanır.

Sonra meyveler tekrar yıkanır. Islak kahve, makinelerde veya açıkta kurutulur. Kahve tohumlarının dışındaki kabuğun kırılıp çekirdeklerin serbest kalması için kabuk soyma makinesinden geçirilir. Büyüklüklerine göre ayrılır ve bazen de parlatılır. Bu yöntemde çok su kullanılır ve işi daha çoktur. Ancak bu yöntemle daha kaliteli ürün elde edilir. Kahve kenevir çuvallara konur. Uzun yolda ve depolarda nemin belli bir oranın üzerine çıkmamasına dikkat edilir.

Her yıl yeni kahve kavurma yöntemleri bulunmakta ve patent alınmaktadır. Hemen hemen tüm büyük kahve firmasının, çok gizli tuttuğu kendi kahve kavurma ve öğütme yöntemi vardır. Kahvenin kavrulma ısısı 200-250° C arasındadır.

Kahve Çeşitleri

Kahve Çeşitleri

Kafeini alınmış kahve uzun araştırmalar ve denemeler sonucu 1905 yılında Ludwig Roselius tarafından bulundu.

Özel silindirlerde veya kaplarda kahve çekirdeklerine su buharı verilerek içindeki su oranı %10-%30 oranında yükseltilir. Bu yöntemle kafein tuzlan parçalanır ve çekirdeğin büyüyen gözeneklerinden yüzeye çıkar. Kahveye karıştırılan uçucu organik çözücü madde kafeini düşük ısıda (40-70°C arasında) çözerek dışarı atılmasını sağlar. Organik çözücü madde buharla dışarı çıkar. Burada en önemli nokta, çözücü maddenin kahve çekirdeklerinden tamamen temizlenmiş olmasıdır.

Kahve çekirdeğinde çözücü madde kalıp kalmadığı tüm dünyada aynı analiz yöntemi kullanılarak kontrol edilir. Sonra kahve çekirdekleri kurutulur, kavrulur ve çekilir. Kafeini alınmış kahve çekirdeklerinin rengi koyulaşır. Kafeini alınmış kahvede %1'den fazla kafein bulunmaması gerekir. Piyasada satılan kafeini alınmış kahvelerdeki kafein oranı 0,02-0,05 arasındadır. Kafeini alınmış kahveyle alınmamış kahve arasında tat ve aroma bakımından herhangi bir fark yoktur.

Doğal kafeinsiz kahve Madagaskar’da bulunmuştur. Coffea Buxifolia’da çok az kafein bulunmaktadır, ancak içindeki cafamarin maddesi nedeniyle tadı çok acıdır ve içmeye uygun değildir. Tahriş edici maddeleri azaltılmış kahve, özellikle mide ve bağırsaklarda rahatsızlıklara neden olan maddelerden arındırılmış kahvedir. Mide ve bağırsaklarda rahatsızlığa, kavrulmuş kahvedeki aroma verici maddeler ve kahve çekirdeğinin dışını kaplayan çok ince mum tabakasının içindeki maddeler neden olmaktadır. Rahatsızlığa neden olan maddeler arasında kahve yağı, kahve asidi, kahve tanen asidi ve klorojenik asit de bulunmaktadır.

Bu maddeler kahve kavrulduktan sonra su buharı veya sıvı karbondioksit uygulamalarıyla temizlenmeye çalışılmaktadır. Günümüzde piyasada satılan tahriş edici maddelerden temizlenmiş kahveleri tam olarak kontrol edecek sağlıklı bir yöntem bulunmamaktadır. Her firma kendi kahvesinin midevi olduğunu ileri sürmektedir. İlk olarak kabul gören suda çözünür kahve 1930 yıllarında Morgenthaler tarafından bulundu. Kahve koyuluk derecesine göre sıvı, macun veya toz olarak üretildi. Büyük bir oranla toz kahve kabul gördü. Suda çözünebilir toz kahve üretiminde iki yöntem kullanılmaktadır. Bunlardan biri püskürtme diğeri dondurma yöntemidir.

Kahvenin pahalı olması yerini tutacak bitkisel kahve arayışlarına neden olmuştur. Birçok bitkinin meyvesi, kökü, yaprağı ve çekirdeği kurutulup kavrularak kahve yapılmıştır. Bulunan karışımlardan pek azı kabul görmüş, hiçbiri kahvenin yerini dolduramamıştır. Bunlardan en önemlisi yabani hindiba kahvesidir. Tarımı yapılan yabani hindiba kökü yıkanıp, küçük parçalara bölündükten sonra kurutulur ve modern makinelerde öğütülür. Bu madde günümüzde de, belirli bir oranda suda çözünen toz kahveyle karıştırılmaktadır.

Avrupada, özellikle Almanya’da tahıldan yapılan kahve de sevilerek içilmektedir. Genellikle arpadan yapılan kahveye malt kahve denmektedir.

Ürünlerimizden